Friday, January 14, 2022

a kind of magic.

teyzelik belirtilerinden konu açılmışken, bir de şu var: manzara sevmeye başlamam. sadece şehir ya da deniz manzarası falan da değil, ciddi ciddi bob ross tarzı çayır çimen, orman manzarası. uzun uzun oturup izleyeyim, ya da dağların tarlaların arasında saatlerce araba süreyim, çok seviyorum.

eskiden sıkıcı bulduğum isviçre'ye şu anda bayılıyorum örneğin. civarındaki hemen hemen her ülkenin isviçre konusunda klişe bir iddiası var - schwarzwald almanya'nın isviçresiymiş, yok kuzey italya'da como küçük isviçreymiş falan gibi. bullshit. lyon'un doğusunda fransa'yı isviçre'ye bağlayan bir tünel var. fransa tarafından girip isviçre tarafına çıkış yaptığımda beynimde halisünojen etkisine benzer bir şeyler oluyor. bulutlar kenara çekilip güneşe yer açıyor, dağlardan gökkuşağı renginde şelaleler akmaya başlıyor falan... tam bir saçmalık. hiçbir ülke bu kadar güzel değil.

son gidişimde montreux'da bir tür freddie mercury aydınlanması yaşadım. huzur arayan varsa montreux'ya gelsin bence de. göl manzarasına karşı şampanya yudumlayan bir assoliste dönüştüm. pandemi boyunca bilet alıp gidemediğim onlarca etkinlik olmasa bu sene jazz festivali için tekrar gitmek isterdim ama sanırım bir sene daha bekleyeceğim.

ayrıca tamamen alakasız bir konu olarak if you see it, darling, then it's there!

No comments:

Post a Comment