geçenlerde "forecasting" ile ilgili bir workshop verirken seansın sonunda aldığım sorulardan yola çıkarak, yaşı 30'un ya da deneyimi 5 yılın üzerinde olmayan kişilerin risk alma konusunda ne kadar temkinli davrandıklarını fark ettim ve aklım ister istemez kendi o yıllarıma gitti.
ben o yıllarda maalesef dünyanın en özgürlükçü, en empowering şirketlerinde çalışmıyordum. o yüzden elmalarla portakalları karşılaştırmayacağım ama yine de çok iyi anlayabiliyorum.
forecasting doğası itibariyle ve özellikle de benim bulunduğum sektörde limitli veriyle strateji üretme yeteneği gerektiriyor. ve insan yönetirken hata paylarına ne kadar güvenli bir alan açarsan aç, insanların başarısız olma ihtimallerini kabul edebilmesi büyük oranda dış etkilerden bağımsız ve herkesin içinde yıkması gereken bir duvar.
- bu arada bu çakma hayat koçu söylemlerinden benim kadar nefret eden sadece birkaç insan daha tanıyorum (ve bir ara burada yüzyılın en faydasız meslekleri listesi yapmayı da planlıyorum) ve demek istediğim kesinlikle akılsızca iş yapmak için (ya da götüyle iş yapma olarak da bilinir) sık sık bahane olarak kullanılan "başarısızlık en iyi öğretmendir" cümlesi değil. -
demek istediğim daha ziyade, kişisel hayal kırıklıkları mı, profesyonel hatalar mı, her neyse o kabusun olan başarısızlık korkusu; onunla yüzleşip ve içinden güzelce geçip hayatta kaldığını gördükten sonra önündeki oyun alanının hem boyut olarak inanılmaz genişlemesi, hem de hamlelerini daha zarif, daha rahat yapmaya başlaman. yani tam bir "level up".
30 ve 5 diye sayı vererek başladım ama önemli olan kesinlikle büyümek (ya da yaşlanmak?) değil, önemli olan seviye atlayabilmek.
buranın en sıkıcı postu bu oldu herhalde. hadi kapatıyorum.
No comments:
Post a Comment